top of page

Satranç ve Tavlanın Hikayesi

  • diladoga
  • 14 Ara 2014
  • 2 dakikada okunur

Hayatın en kısa tarifi nedir diye düşündüğümde, yanıtın sadece bir soru işareti olduğunu buldum kendimce. Soru işareti bilinmeyeni soruyor. Hayat bir bilmece, bir oyun. Bilmece, adı üzerinde bilmeye çalışmaca oyunu. Herkes hiçbir şey bilmeden geliyor ve öğrenip anladıkları kadarını topluyor kabına. Kiminin kabı genişken, kiminin dar. Herkes kabına merak edip, ilgi duydukları hakkında bilgi topluyor. Herkes öğrenebildiği kadar biliyor hayatı. Bir hayat boyu ne kadar öğrenilirse öğrenilsin, öğrenilemeyen sonsuz büyüklükte. Kap ne kadar büyük olursa olsun, okyanus uçsuz bucaksız. Sonuç, yine soru işareti.

Her oyun gibi hayat oyununun da kuralları var. Kuralı bilinmeyen her oyun zor. Kuralı bilinince zevk vermeye başlıyor ve sanata dönüşüyor. Oyunlar kurgulanırken hayattan esinleniyor. En büyük esin kaynağı olan hayat, oyunların en büyüğü ve en mükemmeli zaten. Tasarlanmasından bu yana 1400 yıl geçmesine rağmen güncelliğini hala koruyan iki oyunun hikâyesini anlatmak istiyorum sizlere. Biri satranç, diğeri tavla. Her ikisi de hayat oyununun birbirinden güzel iki temsilcisi.

Gelelim hikâyeye… 1400 yıl önce Hint imparatoru Pers imparatoruna “Satranç” adında bir oyunu, yanında bir mektupla hediye olarak göndermiştir. Mektupta oyundan ve kurallarından hiç bahsedilmezken, şöyle bir mesaj vardır;

Pers imparatoruna,

Kim daha iyi düşünüyor,

Kim daha çok biliyor,

Kim daha ileriyi görebiliyorsa,

O kazanır,

İşte hayat budur…

Bu mektubu okuyan imparator, bilge bir adam olan veziri Buzur Mehir’e mektubu okutur. İmparator vezirinden bu oyunun kurallarını çözmesini ve Hint imparatorluğuna karşılık olarak, hediye edilmek üzere hayatı daha iyi anlatan bir oyun kurgulamasını emreder. Vezir uzun süre araştırdıktan sonra oyunun kurallarını öğrenir ve daha iyisini kurgulamak için kolları sıvar. 10 gün olduğu rivayet edilen bir sürede “tavla” denilen oyunu icat eder. İmparatoruna icat ettiği bu oyunu takdim ederken kurallarını izah eder. Hayatın zaman boyutuna atıfta bulunarak, tavlanın tek oluşu senenin birliğini temsil eder. 4 köşesi 4 mevsimi, tavlanın içindeki karşılıklı 6şar hane 12 ayı simgeler. 30 pul ayın 30 gününü, beyaz pullar gündüzü, siyah pullar geceyi temsil eder. Karşılıklı bulunan 12şer hane toplamı günün 24 saatini simgeler. Oyunun zarla oynanması, hayatta ihtiyaç duyulan şansı temsil eder.

Pers imparatoru bilge vezirinin hazırladığı bu yeni oyunu çok beğenir. Tavlayı derhal hediye olarak Hint imparatoruna gönderir. Hediyenin yanına bir mektup iliştirir. Mektupta şöyle bir mesaj vardır;

Hint imparatoruna,

Kim daha iyi düşünüyor,

Kim daha çok biliyor,

Kim daha ileriyi görebiliyorsa,

O kazanır,

Ama biraz da “şans”tır.

İşte hayat budur…

satranç.jpg


 
 
 

Yorumlar


Bir göz atayım;
"Etiket" Bulutu

© 2023 by The Book Lover. Proudly created with Wix.com

  • Facebook B&W
  • Twitter B&W
  • Google+ B&W
bottom of page